Eric Clapton
Derek and the Dominos - Anyday (Türkçe Çeviri)
You were talking and I thought I heard you say (Konuşuyordun, ve şöyle dediğini sandım)
"Please leave me alone ("Lütfen beni yalnız bırak)
Nothing in this world can make me stay (Bu dünyadaki hiçbirşey beni tutamaz)
I'd rather go back, I'd rather go back home" (Geri giderim, eve giderim daha iyi")


But if you believed in me like I believe in you (Ama sana inandığım gibi bana inansaydın eğer)
We could have a love so true, we would go on endlеssly (Gerçek bir aşk yaşayabilirdik, sonsuza kadar giderdik)
And I know anyday, anyday, I will see you smilе (Ve biliyorum birgün, birgün, güldüğünü göreceğim)
Any way, any way, only for a little while (Her şekilde, her şekilde, sadece birazcık)


Well someday baby, I know you're gonna need me (Biliyorum canım, birgün bana ihtiyacın olacak)
When this old world has got you down (Bu koca dünya seni yıktığı zaman)
I'll be right here, so woman call me (Hemen burada olacağım, ara beni)
And I'll never ever let you down (Ve seni asla yüzüstü bırakmayacağım)


But if you believed in me like I believe in you (Ama sana inandığım gibi bana inansaydın eğer)
We could have a love so true, we would go on endlessly (Gerçek bir aşk yaşayabilirdik, sonsuza kadar giderdik)
And I know anyday, anyday, I will see you smile (Ve biliyorum birgün, birgün, güldüğünü göreceğim)
Any way, any way, only for a little while (Her şekilde, her şekilde, sadece birazcık)
And I know anyday, anyday, I will see you smile (Ve biliyorum birgün, birgün, güldüğünü göreceğim)
Any way, any way, only for a little while (Her şekilde, her şekilde, sadece birazcık)

To break the glass and twist the knife into yourself; (Bardağı kırıp, bıçağı kendine kıvırmak;)
You've got to be a fool to understand (Anlamak için bir aptal olmalısın)
To bring your woman back home after she's left you for another (Hanımını başka birisi ile gittiği halde geri getirmek için)
You've got to be a, you've got to be a man (Bir, bir adam olman gerekiyor)


But if you believed in me like I believe in you (Ama sana inandığım gibi bana inansaydın eğer)
We could have a love so true, we would go on endlessly (Gerçek bir aşk yaşayabilirdik, sonsuza kadar giderdik)
And I know anyday, anyday, I will see you smile (Ve biliyorum birgün, birgün, güldüğünü göreceğim)
Any way, any way, only for a little while (Her şekilde, her şekilde, sadece birazcık)
And I know anyday, anyday, I will see you smile (Ve biliyorum birgün, birgün, güldüğünü göreceğim)
Any way, any way, only for a little while (Her şekilde, her şekilde, sadece birazcık)